16 Aralık 2016 Cuma
Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da bir dizi etkinliğe katılan Bölümümüz öğretim üyesi Doç.Dr. Fethi Güngör, büyük âlim Prof.Dr. Yusuf Karadavi ile ünlü mütefekkir Cevdet Said’in tercümanlığını yaptı. İlki 90, ikincisi 86 yaşını tamamlamış olan asırlık iki diri çınara gönüllü çevirmenlik yapmaktan büyük şeref duyduğunu, yaşlanmış bedenlerine rağmen ruhları genç kalmış her iki hatibin heyecan ve coşkularının günümüz gençlerine örnek olması gerektiğini söyleyen Güngör, her iki konuşmanın içeriğini şöylece özetledi:
Sultanların Âlimi Değil, Âlimlerin Sultanı Yusuf el-Karadâvî
Doksan yaşını doldurması vesilesiyle adına tertip edilen vefa programına katılmak için İstanbul’a gelen Prof.Dr. Yusuf el-Karadâvî, Sohta Sinan Eğitim ve Kültür Vakfı’nda düzenlenen konferansta İslam dünyasının yaşadığı sorunlara dikkat çekerek çözüm önerilerini de paylaştı.
Prof.Dr. Yusuf el-Karadâvî İstanbul’da konferans verdi
Toplumsal ve siyasal hayatın kadın ve erkeğin omuzlarına eşit oranda yüklendiğini âyetler ışığında anlatan Karadavi, Allah Rasulü’ne ilk iman eden insanın annemiz Hatice, İslam uğruna canını veren ilk şehidin de Ammar’ın annesi Sümeyye olduğunu hatırlatarak, hanımefendilerin sosyal hayatta erkeklerle birlikte sorumluluk üstlenmesinin önemine işaret etti.
İlk kez 1967’de geldiğinde Türkiye’yi gelişememiş bir ülke olarak bulduğunu, şimdi ise gelişmiş bir ülke görmekten büyük memnuniyet duyduğunu vurgulayan Karadavi, doğal güzellikleri yanında, ulaşım, sanayi, kültür gibi farklı alanlarda dünyada eşsiz bir kent olarak gördüğü İstanbul’u çok sevdiğini söyledi.
İlerlemiş yaşına rağmen, Dünya Müslüman Âlimler Birliği ile Avrupa Davet ve Fetva Meclisi başkanlıklarını yürüten Prof.Dr. Yusuf el-Karadavi, Allah Rasulü’nün; erkeği kutsayıp kadını değersiz sayan cahiliye yaklaşımını ortadan kaldırdığını örnekler üzerinden açıkladı.
İbadetlerden ibaret olmayıp sosyal hayatın bütününe ilişkin düzenlemeler getiren İslam’ın doğru anlaşılmaması ve dünyada yayılmaması için büyük çaba sarf eden gizli açık düşmanlarımıza karşı uyanık bulunmamız ve bize kurdukları tuzakların farkında olmamız gerektiğinin altını çizen Karadavi, tarihte ve günümüzde üstlendiği misyonuyla Türkiye’nin İslam dünyasının medar-ı iftiharı olduğunu ifade etti.
Bölük pörçük hale getirilerek mağlup edilmiş İslam âleminin artık bir araya gelerek “dengeli ümmet” olduğunu göstermesi ve “insanlığa tanık olma” görevini ifa etmesi gerektiğini hatırlatan Karadavi, bütün insanlık ile iyi ilişkiler geliştirmemizin, inanç, ibadet, hukuk, siyaset gibi temel sosyal alanlarda İslam’ın ne kadar dengeli ilkeler getirdiğini insanlığa anlatmamızın önemine dikkat çekti.
Türkiye’yi büyük bir savaşın içine çekerek Müslümanları büsbütün zayıf düşürmek isteyen şer ittifakına karşı hikmetli yönetim ve yöntemlerle; medeni, ruhi, maddi, kültürel, ahlaki vb. tüm alanlarda gücümüzü yeniden kazanarak insanlığa ahlak ve medeniyeti yeniden öğretme ödevimiz bulunduğunu hatırlatan Karadavi, İslam’ın yıkan değil yapan, dağıtan değil toparlayan bir din olduğunu insanlığa anlatabilmemizin insanlığın geleceği bakımından büyük önem taşıdığını belirtti.
Savaş ve Şiddet Değil İkna Yöntemiyle Değişimi Savunan Cevdet Said
Dört yılı aşkın bir süredir İstanbul’da mülteci hayatı yaşayan Kafkas asıllı Suriyeli düşünür Cevdet Said, insan hakları kuruluşu Mazlumder İstanbul Şubesi’nin 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü münasebetiyle Eyüp Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlediği ödül merasiminde konuştu.
Mütefekkir Cevdet Said’in İnsan Hakları Gecesi’ndeki konuşmasını Fethi Güngör çevirdi
Barış ve huzuru temin ederek insanları her iki cihanda saadete eriştirmek amacıyla kendilerine gönderilen dini tam tersi bir amaç için istismar eden kötü niyetli insanlara fırsat verilmemesi gerektiğini anlatan Cevdet Said, Müslüman bir insanın sadece dindaşlarıyla değil bütün insanlarla iyi ilişkiler geliştirmesi gerektiğini âyetler ışığında anlattı.
Celal Nuri’nin (İleri) “İttihâd-ı Müslimîn” adlı eserini 1946 yılında Ezher’de eğitim görmek maksadıyla gittiği Mısır’da okuduğunu söyleyen büyük mütefekkir, Türkiye’yi o gün bugündür yakından takip ettiğini ve Türkiye’nin dünya mazlumları adına büyük bir umut kaynağı olduğunu ifade etti.
Celal Nuri’nin adı geçen eserinde Arafat dağının serapa elmas olsaydı Müslümanlar için bu kadar kıymet ifade etmiş olmayacağını söylediğini hatırlatan Cevdet Said, onun “Kıyamete kadar gelecek bütün Müslümanları yılın belli bir gününde ve belli bir zamanında bir araya getirmesi, “Arafat’ta vakfe” olmadan hac ibadetlerinin geçersiz olması, İslam’ın birlik ve beraberlik ruhunu oluşturmaya ne kadar büyük önem verdiğini göstermesi açısından emsalsiz bir kıymete sahiptir.” sözünü aktardı.
“Dünya beşten büyüktür!” diyebilen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün insanlık için çok önemli bir hakikati dile getirdiğini söyleyen Cevdet Said, bu ağır sözün sadece Müslümanlar tarafından değil, tüm dünya mazlumları tarafından büyük bir teveccühle karşılandığını, zira “veto” hakkının insanlık onuruna ve “hak ve adalet” duygusuna temelden aykırı olduğunu izah etti. Tören dört dalda insan hakları ödüllerinin, FETÖ kalkışmasına karşı 15 Temmuz halk direnişinde yararlılık gösteren kahraman sahiplerine dağıtımıyla sona erdi.